NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
480 - (1376) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا عبدة عن
هشام، عن
أبيه، عن
عائشة. قالت:
قدمنا
المدينة وهي
وبيئة. فاشتكى
أبو بكر واشتكى
بلال. فلما
رأى رسول الله
صلى الله عليه
وسلم شكوى
أصحابه قال:
"اللهم! حبب
إلينا المدينة
كما حببت مكة
أو أشد.
وصححها. وبارك
لنا في صاعها
ومدها. وحول
حماها إلى
الجحفة".
[ش
(وبيئة) يعني
ذات وباء. وهو
الموت الذريع.
هذا أصله.
ويطلق أيضا
على الأرض
الوخمة التي
تكثر بها
الأمراض، لا
سيما للغرباء
الذين ليسوا مستوطنيها.
(وحول حماها
إلى الجحفة)
قال الخطابي
وغيره: كان
ساكنوا
الجحفة في ذلك
الوقت يهودا.
قال الإمام
النووي: وفي
هذا الحديث علم
من أعلام نبوة
نبينا صلى
الله عليه
وسلم. فإن
الجحفة، من
يومئذ،
مجتنبة، ولا يشرب
أحد من مائها
إلا حم].
{480}
Bize Elû Bekr b. Ebî
Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abde, Hişâm'dan, o da babasından, o da
Âişe'den naklen rivayet etti. Âişe (Radiyallahu anhi (Şöyle demiş:
«Medine'ye geldik. Orası
veba'lı bir yerdi. Ebû Bekr ile Bilâl rahatsızlandılar. Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) ashabının rahatsızlığını görünce:
— Allah'ım bize
Medine'yi Mekke gibi yahut daha fazla sevdir. Havasını iyileştir. Onun sâ'iyle
müddü hakkında bize bereke ihsan eyle! Sıtmasını Cuhfe'ye havale buyur, diye
dua etti.»
.
(1376) وحدثنا
أبو كريب.
حدثنا أبو
أسامة وابن
أسامة وابن
نمير عن هشام
بن عروة، بهذا
الإسناد، نحوه.
{…}
Bize Ebû Kureyb rivayet
etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme ile İbni Numeyr Hişâm b. Urve'den bu isnâdla bu
hadîsin mislini rivayet etti.
İzah:
Bu hadisi Buhâri «Hacc»
bahsinin sonlarında ve «Kitâbu'd-Deâvât»da tahrîc etmiştir. Onun Hacc
bahsindeki rivayeti daha mufassaldır. Mezkûr rivayette Medine'ye gelince Hz.
Ebû Bekr ile Bilâl (Radiyallahu anhuma)'nın sıtmaya tutuldukları ve Mekke'ye
hasret çekerek şiirler okudukları hattâ Hz. Bilâl'in kendilerini yurtlarından
eden Şeybetü'bnü Rabia. Utbetü'bnü Rabîa ve Ümeyyetü'bnü Halef'e lanet okuduğu
bildirilmektedir. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in duası bu
münâsebettedir. Hastalığın Medine'den Cuhfe'ye havalesini istemesi o gün Cuhfe
şirk diyârı olduğu içindir. Hattâbî o zaman Cuhfe'de yahudilerin yaşadığını
söyler. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in duası geri çevrilmemiş.
Cuhfe o günden bugüne sıtmalı bir yer olarak devam etmiştir.
Nevevi: «Bu hadîsde Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in mucizelerinden biri vardır. Zira Cuhfe o
günden beri herkesin kaçındığı bir yer olmuştur. Onun suyundan kim içerse
sıtmaya tutulur.» diyor. Ayni Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in :
«Medine'ye tâûn giremez» hadîs-i şerifinin bu sırra mebni vârid olması
ihtimâlinden bahsetmiştir. Çünkü tâûn, vebadır. Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) vebknın Medîne'den Cuhfe'ye naklini nîyâz etmiş. Allah Teâlâ da
duasını kıyamete kadar kabul buyurmuştur.
Burada şöyle bir suâl
hatıra gelebilir: Sahih bir hadîsde vebalı bir yere girmek yasak edildiği halde
acaba muhâcirîn-i kiram Medine'ye nasıl girebilmişlerdir? Bu suâle Kaadî İyad
iki vecihle cevap vermiştir: Birinci veçhe göre ashabın hicretleri vebalı yere
girmek yasak edilmezden öncedir. Vebâlı yere girmek Medine'ye yerleştikten
sonra yasak edilmiştir. İkinci veçhe göre yasak edilen şey, sür'atle bulaşan
veba ve taunun bulunduğu yere girmektir. Medine'deki hastalık ise bu kabilden
değil iklim değişikliği nedeniyle ekseriya yabancılara arız olan beden
bozukluğundan ibarettir.